Olimpos Günceleri'nin 15. blog turu Bridget Jones Serisi'nin ilk kitabının yorumu için Apollon'un Güncesi'ndesiniiiz! Aslında Bridget Jones yorumlarımın hepsini video olarak yayınlamayı çok istiyordum fakat olmadı, umarım diğerleri için video çekebilirim. Her neyse, tüm bunları boş verelim. Ayrıca turumuzu beğeniyor musunuz? Lütfen yorum yaparak bundan haber verin çünkü bu turu elimizden gelenin en iyisini yaparak atlatmaya çalışıyoruz. Görüşleriniz önemli. Ayrıca dün OG Günlüğümü paylaşamadım, kusuruma bakmayın. Bugün yayınlayacağım onu da.
Of çok konuştum, daha fazla lafı uzatmadan Bridget Jones yorumuma geçmek istiyorum.
Bridget Jones'un Günlüğü kitabına büyük bir beklentiyle başlamıştım çünkü sevgili Afrodit'imiz İpek Bridget Jones serisini çok seveceğimi söyleyip duruyordu. Haklıydı da. Bridget Jones'a aşık oldum! Bu seriyi hala okumadıysanız, eğer gerçekten hala okumadıysanız en yakın kitapçıya gidin ve tüm seriyi alın! Bu söylediklerimde de son derece ciddiyim.
Şimdi ilk kitabı ele alacak olursak, ilk kitap her şeyin başlangıcı gibi kabul edilebilir. Bridget Jones'la tanıştığımız, onun renkli hayatına dahil olduğumuz bir başlangıç. Bridget, kilolarıyla başı dertte olan, yaşı otuzu geçmiş olmasına rağmen hala evlenememiş ve İngiltere'de tek başına kaldığı evde hayatını sürdürmeye çalışan birisi. Ayrıca Bridget'ın en yakın arkadaşları ise Jude, Sharon ve Tom.
Jude, Hain Richard denilen bir adamla sevgili ve Richard sürekli onun kalbini kırıyor. Sharon ise grubun feminist kızı. Ayrıca Sharon benim favori yan karakterim, düşünce yapısına falan bayıldım! Bir de Tom var, o da grubun eşcinsel karakteri. Tom da kızların zor zamanlarında yardımlarına koşan bir iyilik perisi diyebiliriz.
Yazar sonunda sizi çok şaşırtmayacak bence, son sayfalara geldiğinizde her şeyi anlayabiliyorsunuz fakat benim düşüncem şu olmuştu: "Kitap boyunca yalnızca birkaç kez adı geçen bir karakterle mi?!"
Bridget Jones'un Günlüğü'nü okurken sıkılabileceğiniz tek yer ilk birkaç sayfa, onun dışında kitabın akıcılığına kapılacaksınız; bana güvenin. Kitap günlük tarzında yazıldığı için bazılarınız beğenmeyeceğini düşünebilir fakat bu imkansız gibi geliyor bana. Helen Fielding kusursuz bir akıcılıkla yazmış kitabı. Zaten elinize aldığınız zaman maksimum iki günde bitireceksinizdir.
Karakterler son derece güzel oturtulmuştu. Bridget'ın ilişkileri, diyaloglar, olan olaylar... Hiç birisi olağanüstü değil, hepsi bizim hayatlarımız kadar gerçek. Tıpkı eleştirmenlerin dediği gibi, okurken "Bridget Jones benim!" diyeceksiniz. Ben bir erkek olmama rağmen bile bunu söyledim. Bridget Jones, hepinizin içindeki duyguları açığa çıkarabilecek bir karakter. Ayrıca kitabın kapağı son derece sade ve güzel. Düz yazı ve el yazısının güzelce kullanıldığı da bariz bir şekilde belli oluyor. Of, ben bu kitabın her şeyine aşık oldum sanırım!
Kitaba olan puanım 5 üzerinden 5! Mutlaka ve mutlaka okumanız gerektiğini düşünüyorum!
0 yorum:
Yorum Gönder