13 Şubat 2015 Cuma

OGBT #7: Kovan - Laline Paull | Ön Okuma ve Kitap Yorumu!


   Sapsarı bir blog turumuzdan koskocaman bir merhaba! Ah, Apollon olarak zaten sarıya bayılıyorum, kapağı sarı renkte olan bir kitaba tur yapmak öylesine harika hissettiriyor ki... Sanırım hiçbir Olimposlu buna benim kadar sevinemez! 

   Olimpos Günceleri olarak yedinci blog turumuzu yapıyoruz ve turun ilk gününden yine Apollon Güncesi'ne konuk olan herkese hoşgeldiniz diyerek başlayayım. Yavaş yavaş yorumuma da geçeyim artık...

   Kovan, turunu aldığımızda beni çok heyecanlandıran bir kitaptı şüphesiz. Elime aldığımda içimde kocaman okuma isteği vardı. Okumam gereken kitapları bitirdikten sonra bastırmış olduğum okuma isteği hemen açığa çıktı ve büyük bir açlıkla Kovan'ı okumaya başladım. Eğer dürüst olmam gerekirse kitaba alışmam biraz uzun sürdü. Kovan kesinlikle okumaya alışık olduğumuz türde bir roman değil, tam tersine bambaşka bir roman. Okurken sizi kendine bağlıyor, şaşırtıyor. En basit örneği şu ki; insandan bahsediyormuş gibi hissettiğim sırada bir anda işin içine antenler, kabarık tüyler ve kanatlar giriyor. Yaklaşık elli sayfa boyunca bu durum böyle devam ettim ve alışmam kesinlikle zor oldu.

   Benim için kitabın büyük eksisi buydu. Bundan başka gözüme çarpan hiçbir şey olmadı. Kitabın içeriğinden bahsetmem gerekirse nasıl özetleyebileceğimi bilmiyorum. Flora 717 gibi olağandışı bir arı olmak kesinlikle zor ve bir o kadar da eğlenceli. Yazar kesinlikle bu romanda gerçek topluma değinmek istiyor. Her toplumda farklı, özel ve sıradışı yeteneklerle dolu insanlar var fakat üstteki insanlar tarafından bir şekilde bastırılıyorlar, yeteneklerini geliştiremiyorlar.

   Hazır ağzım açılmışken bu konuyu örneklerle destekleyerek biraz açmak istiyorum. Bana göre kitap kendi dünyamıza nasıl indirgenebilir, şöylece bahsedeyim...

   Bence buradaki Kovan bizim yaşadığımız dünya! Hepimiz birer arıyız. Arılar olarak sınıflandırılmış bir şekilde yaşıyoruz. Kraliçe Arı misali bizi yöneten birileri var. O kişi(ler) kutsal, toplumun en üst tabakasını oluşturuyor. Rahibeler... Toplumun en üst tabakasının sadık yardımcıları. Dronlar: Erkek arılar. Hiçbir işe bulaşmayan, yalnızca erkeklikleriyle övünen, toplumun işe yaramaz kısmı. Nedimeler, Kraliçe'nin yanından asla ayrılmayan, üreme dönemindeki en önemli yardımcılar... Tarlacı Arılar; çalışan, didinen, kovana bal ve nektar getiren en önemli toplum sınıfından birisi. Flora 717'nin bulunduğu sınıf ise, temizlikçi arılar. Yapmaları istenen tek iş etrafı temizlemek, ölüleri taşımak.

   Fakat Flora 717 farklı! O çok fazla iş yapmak istiyor, her şeyde başarılı olmak istiyor ve daima tuttuğunu koparıyor. Tarlacı Arılar gibi bal ve nektar topluyor, atta Kraliçe'yle bile görüşüyor. Flora 717'ye benzeyen insanlar yok mu bizim toplumumuzda? Elbette ki var. Özel olan binlerce hatta milyonlarca insan var ve bunun için bastırılmamaları gerektiğini düşünüyor, bunu savunuyorum. Bir gün tüm insanların Flora 717 kadar cesur olabilmesini temenni ediyorum.

   Ah, bir de aklımda kalan en önemli noktalardan bir tanesi arıların dinlerine olan bağlılıkları. Sanırım Kovan'a hizmet etme bağlılıkları da diyebiliriz. Sürekli olarak "Kabul Etme, İtaat Etme ve Hizmet Etme." kanununu dillerinden düşürmüyorlar. Bir de şu sözleri çok hoşuma gitmişti: "Doğumu şaheser anamız, senin rahmin kutsaldır, evliliğin tektir, sonra Kraliçeliğin gelir. Ve sadece Kraliçe üreyebilir." 

   Tüm kitap hakkındaki yorumumu özetlemem gerekirse; kitap kesinlikle akıcıydı. Yazarın dili sizi şaşırtıyor, yer yer okuduğunuz romandaki karakterleri insanmışçasına algılayabiliyorsunuz (bu benim için bir eksiydi, söylemiştim), arıların ilginç özelliklerini keşfetmek istiyorsanız kesinlikle okumanız gereken bir kitap. Bize arılar hakkında öğretilen tek şey Biyoloji derslerinde partanogenez ile üredikleriydi... Bana partanogenezi değil arıların yaşam sırlarını öğretin lütfen! Tıpkı bu kitapta olduğu gibi, diyerek bağırmak istedim kitabı okurken. Yazarın büyük bir araştırma sonucu bu romanı yazdığı inkar edilemez bir gerçek.

   Apollon'un yorumunu da okuduysanız, sizleri ön okumamızla baş başa bırakıyorum! Bir sonraki yazımda görüşmek üzere! Apollon güneşi daima içinizi ısıtsın, Apollon'un şiirleri yüreğinizin en derinlerine işlesin.

0 yorum:

Yorum Gönder