Herkese dokuzuncu blog turumuzdan koskocaman bir merhaba! Sizlerle görüşmeyeli uzun zaman olduğunu biliyorum ve tabii ki bunun için özür diliyorum. İnanın ki size yapacağım açıklamalar var fakat bunları anlatarak başınızı ağrıtmayacağım; biz iyisi mi kitaba odaklanalım!
Pegasus Yayınları'nın desteği ile yapmış olduğumuzun blog turun son gününe geldik ve sınavlarımdan dolayı kendimi en son güne ertelettim! Eminim ki Apollon'u çok özlemişsinizdir. Kitabın arka kapağını sizlerle paylaşarak ufaktan bir giriş yapayım yorumuma...
Ölüm sadece bir başlangıçtır…
Lucille ve Harold çiftinin 1966 yılında güneşli bir ağustos günü boğularak hayatını kaybeden sekiz yaşındaki oğulları Jacob, aradan neredeyse elli yıl geçmişken bir anda kapıda beliriverir. Hâlâ sekiz yaşındadır ve son derece sağlıklıdır.
Fakat öteki dünyadan geri dönen tek insan Jacob değildir. Ölüler dünyanın dört bir tarafında ortaya çıkmaktadır. Kısa bir süre sonra geri dönenlerin sayısı o kadar çok artar ki herkes kendini tehdit altında hissetmeye başlar. Kimse bunun niçin ve nasıl olduğunu bilmemektedir. Kesin olan tek bir şey varsa o da bu kaosun sonunda herkesin bir tercih yapmak zorunda kalacağıdır.
Sizlere söylemek istediğim en önemli şey şu ki: Geri Dönenler turlarını aldıklarımız içinde en heyecanlı olduğum kitaptı. (Tabii benim için çok güzel bir kitap dışında, onu ileride öğreneceksiniz! *Kahkaha atıyorum.*) Geri Dönenler için heyecanlı olma nedenimse konusunun beni kendine çekmesiydi. Öldükten sonra yeniden hayata dönen insanlar var ve zombi değiller. Hadi ama, hanginiz bunu hayal etmediniz?! Sonunda, derken gözlerimden yaş aktı. Sonunda zombiler yok!
Bu kez kitabı yorumlarken aşama aşama gideceğim, o yüzden öncelikle kapağı eleştirerek başlamak istiyorum. Hoş, eleştirilebilecek bir şey de bulamıyorum. Kapak kesinlikle hoşuma gitti! Pembe, mor, mavi ve beyaz renkleri güzel bir şekilde harmanlanmış! Üst tarafta ters bir şekilde duran yeryüzü ise bence "öteki taraf" olarak adlandırdığımız yer betimliyor. Geri Dönenler yazısının içine ise kitapta tanıyacak olduğumuz Jacob'ı yerleştirmişler. Bayıldım, bayıldım!
Eğer Jason Mott'un üslubuna gelecek olursak... Calvin Crosby'nin kitap için yaptığı yorumdaki sözü kesinlikle benim düşüncelerime uyuyor. "Jason Mott, müthiş anlatım yeteneği ve şair ruhuyla tanınması gereken bir yazar." Jason Mott'un kalemini çok beğendiğimi söylemem gerek. Özellikle okurken altını çizdiğim birkaç yer var ki... Ne desem bilemedim. Bunlardan en güzelini sizlerle paylaşmak istiyorum.
"Bazen iki insan bir araya geldiği zaman bir müzik yükselmeye başlar. Kaçınılması mümkün olmayan, daimi bir ahenk..."
Geri Dönenler - Sayfa 37
Burayı okudum. Bir daha okudum. Gözümden bir damla yaş aktı ve bu sözün geçtiği kısmı bir kez daha okudum. Bana eskilerden kalma bir dostu hatırlatan bu iki cümle, kitaptaki en beğendiğim iki cümleydi. (Tabii sizi o kadar etkilememiş olabilir.) Bu cümleden bahsetmişken kitabı okurken beğendiğim başka bir özellik daha var ki; yazar sadece bir ailenin hayatına bağlı kalmamış! Her bölümün sonunda, kısacık da olsa başkalarının hayatlarına yer vermiş ve inanın bana o kısacık kısımlar sizi sıkmıyor. Tam aksine Jacob'dan başka insanların da 'geri döndüğünün' farkına varıyorsunuz. Lewis ve Suzanne Holt'un başından geçenleri okuduğumuz bu kısmın son iki cümlesiydi işte bu iki cümle.
Ayrıca Ezgi'nin de yorumunda bahsettiği Jean Rideau beni etkileyen bir başka önemli isimdi. Düşünün, bir sanatçısınız ve genç yaşta ölüyorsunuz. Ölmeden önce birlikte olduğunuz bir insan da var. Geri Dönenler kervanına katılıyorsunuz ve eski sevgilinizin yanına geliyorsunuz. O ise yaşlanmış, teni buruşmuş ve bambaşka bir hayatta. Siz ise ölmeden önce nasılsanız aynı şekildesiniz. Yeniden o insanın yanında olur muydunuz?
Jean bunu yapıyor işte.
" 'Aramızdaki yaş farkı umurumda bile değil. Ben sıradan bir heykeltıraştım. Fakat artık sanatımın amacının beni sana getirmesi olduğunu biliyorum.' dedi Jean. Ardından kadını öptü."
Geri Dönenler - Sayfa 70
Kitaptaki ana karakter olan Hargrave ailesine gelirsek... Elli sene önce kaybettikleri oğulları Geri Dönenler kervanıyla geri geliyor. Bir tarafta dindar bir anne, diğer tarafta ateist bir baba ve sekiz yaşındaki bir çocuk. (Ayrıca Lucille ve Harold anne baba olacak yaşta değil, büyükanne ve büyükbaba olacak yaştalar.)
Dinine inanılmaz derecede sahip çıkan Lucille Hargrave, oğlu Jacob dönmeden önce Geri Dönenler'e büyük bir tepkiyle yaklaşırken oğlunun dönmesiyle işler tam tersine dönüyor. Tüm Geri Dönenler'e ılımla yaklaşan bir kadın haline gelen Lucille'in bu ani değişimine ise en çok şaşıran şüphesiz ki kocası Harold oluyor. Harold Hargrave... Oğlunun cansız bedenini nehirde bulan ve onu kendi elleriyle çıkaran baba! Açıkçası Harold karakterini kitabın başından sonuna kadar sevdim.
Tüm bunlar dışında ara ara sıkıldığım yerler oldu elbette. Haliyle bu benim için eksi bir puandı. O yüzden bunu puandan düşeceğim. Tüm bunları toparlayacak olursak; kitabın konusu etkileyici, yazarın üslubu akıcı, olaylar olağanüstü bir şekilde kurgulanmış ve son olarak kurgu tam anlamıyla bir bütündü.
Şimdi sizlerle Hayalimdeki Geri Dönenler Kadrosu'nu paylaşacağıım ve en son puanımı verip sizlere veda edeceğim! İsterseniz hemen başlayalım...
Jacob Hargrave
Bayanlar baylar, sizlere kitabımızın baş kahramanı Jacob Hargrave'i sunmaktan büyük bir onur duyarım! Kitapta çilli, kahverengi saçlı ve sekiz yaşlarında tasvir edilince aklıma gelen ilk isim Cameron Boyce oldu. Tabii ki kendisi şu an 15 yaşında, özellikle küçük göründüğü fotoğraflardan bir tanesini seçtim. Cameron'ın sekiz dokuz yaşlarındaki hali bence tam da kitapta tasvir edilen Jacob tanımına uyuyor!
Lucille Hargrave
Jacob'ın annesini canlandıracak bir isim aramak için çok uğraşmadım açıkçası. Yukarıda görmüş olduğunuz kişi Julie Walters. İsmi hiç yabancı değil, değil mi? Şöyle bir hatırlatma yapayım... Harry Potter serisinin Molly Weasley'si! Julie Walters, Harry Potter'da gördüğümüz gibi fazlasıyla anaç bir insan. Tıpkı kitabı okurken içinizi ısıtan Lucille karakteri gibi! Fakat Julie Walters, Geri Dönenler kadrosunda yer alacaksa saç rengi tıpkı fotoğraftaki gibi olmalı!
Harold Hargrave
Jacob'ın yaşlı babasını canlandırabilecek bir isim ararken fazlasıyla zorlandığımı itiraf etmem gerek fakat sonunda buldum! Michael Douglas, kesinlikle kitapta tasvir edilen Harold'a uyuyor! Sürekli sigara içen, yaşına rağmen karizmasını kaybetmeyen ve ilk başlarda umursamaz yaklaşsa da sonradan oğluna baba sevgisini gösterebilen o adamı bence Michael Douglas çok güzel bir şekilde canlandırır!
Ajan Martin Bellamy
Son olarak kitapta benim için çok önemli bir karakter olan Ajan Bellamy! Siyahi bir ajanı canlandırabilecek en iyi aktör bence Will Smith olurdu. Dostane tavırları, gerektiği yerde samimi olabilmesi, işini yaparken son derece ciddi bir surat ifadesine bürünen ve daima takım elbise giyen Ajan Bellamy, kitabın olmazsa olmaz karakterlerinden birisiydi.
Bir turumuzun daha sonuna geldiiik! Ayrıca, Hayalimdeki Kadro kısmı tamamen kendi kişisel görüşlerime göre oluşturduğum bir kısım. Elbette siz okurken başka insanları da canlandırabilirsiniz. Son olarak, Geri Dönenler'in Resurrection isimli bir televizyon dizisi var! Diziyi buraya tıklayarak izleyebilirsiniz!
Kitaba puanım 4. Eğer bazı sayfaları okurken sıkılmasaydım kesinlikle 5 vereceğim bir kitaptı!
Merhaba lucille nasil oluyo bn anlamadim vuruluyomu yoksa eceli gelipmi oluyo
YanıtlaSil