25 Nisan 2015 Cumartesi

20. İzmir Kitap Fuarı Macerası!


   Herkese en kocamanından bir merhaba demek istiyorum öncelikle! Aslında bırakın yazı yazmayı, oturmaya bile halim yok fakat kendimi daha fazla tutamayacağımı fark ettim ve dedim; "Kalk Apollon, yaz şu yazıyı!" İçimdeki mutluluğu nasıl sizlere aktarabilirim en ufak bir fikrim bile yok açıkçası. Her şeyiyle mükemmel geçen bir kitap fuarından bahsederken gülümsememe engel olamıyorum!

   Daha fazla konuşmadan hemen kitap fuarında yaptıklarımdan bahsedeceğim. Saat 12'ye doğru İzmir Fuarı'nın meydanında olmuştuk. Okul gezisi kapsamında geldiğim için yanımda arkadaşlarım da vardı, zaten fuar alanına girdiğimizde yanımda bir tek Ebru kalmıştı.

   Fuar alanına girer girmez Ebru ile birlikte okul kütüphanesi için alınacak olan sekiz kitabı almamız gerekiyordu. Fakat ben GO! Kitap'ın standını görünce kendime hakim olamadım ve soluğu orada aldım. GO! Kitap'ın standında Ahmet ile tanıştıııık! (1 Kitap Gurmesi) Kendisi güler yüzlü ve cana yakın tavırlarıyla fuar heyecanımı biraz dindirdi. Bir süre muhabbet ettikten sonra Ezgi için GO! Kitap'tan iki adet poster aldım ve Ahmet ile vedalaştık. 

   Ardından Ebru ile birlikte kütüphane için gerekli olan kitapları aramaya başladık. Tabii benim aklım kütüphanenin kitaplarında değil, kendi alacak olduklarımdaydı, orası ayrı. Okul kütüphanesi için gerekli olan kitapları aldıktan sonra soluğu Pegasus standında aldık.
   
   Pegasus standında bizi bekleyen çok harika üç insan vardı. Bunlardan ilki Mesut Bey. Geri Dönenler'in turunu yaptığımız için Mesut Bey ile Facebook üzerinden tanışıyorduk. Sağ olsun beni görür görmez yanımıza geldi ve bir süre muhabbet ettik. Pegasus standı biz konuşurken de bir dakika bile boş kalmadı -tıpkı tüm gün olduğu gibi- İnsanlar Pegasus kitaplarına apayrı bir ilgi gösteriyor, bunu anlamak mümkün. Mesut Bey ile birlikte çok tatlı bir proje hakkında da konuştuk, bunun haberini yakında öğreneceksiniz sanırım! :3 Pegasus'tan almak istediğim kitapları sorduğunda "Aslında hepsini istiyorum," diye içimden geçirmedim değil. Sonunda Pegasus'tan Tek İsim Tek Kader, Eksik Parça, Bir Artı Bir ve Kızıl Yükseliş (bunu çok sevdiğim bir insan için aldım) kitaplarını alarak ilk kitap alışverişimi yapmış oldum. 

    Mesut Bey ile bloggerlardan konuşurken, stantta çalışan bloggerlar olduğunu söyledi. O sırada Ecmel hemen yan tarafımızda olduğu için Mesut Bey beni Ecmel'in yanına gönderdi. Şunu söylemeliyim ki Ecmel (thinbooks) tanıdığım en tatlı insanlardan bir tanesi! Görür görmez suratında kocaman bir gülümsemeyle selam verdi bana, sanki yıllardır tanışıyormuş gibiydik. Ezgi'nin (Athena'nın Güncesi) selamını ilettikten sonra bir süre daha Ecmel ile muhabbet ettik. 

    Ve ardından Onur Abla ile tanıştıık! (The Readin Lady) Onur Abla gerçekten kendisine hayran olduğum bir insan, o kadar içten ve samimiydi ki. Sanırım Pegasus standındaki herkese bayılmışım ben yahu! ama hepsi de hayran olunası insanlardı, gerçekten. Onur Abla ile de bir süre muhabbet ettik. Olimpos Günceleri'ni bildiğini ve hepimizin bir tanrıyı temsil etmesinin ne kadar güzel bir şey olduğunu söyledi. Açıkçası Onur Abla gibi harika birisinin blog tur grubumuzu biliyor olması beni nasıl mutlu etti anlatamam! 

  Onur Abla'dan birkaç güzel tüyo da aldıktan sonra Pegasus standındaki üç harika insana kısa süreliğine veda ettik. Tabii ki bu süre zarfında Ebru'yla da tanıştılar hepsi. Ebru blogger değil fakat çok yakın bir arkadaşım, onu da not düşeyim.

   Pegasus standındaki blogger anımı bitirmişken bir de yazar kimliğime bürünüp okurlarımla buluştuğum anı anlatayım! Mesut Bey ile muhabbet ederken bir anda arkamdan birisi bana dokundu ve arkama döndüğümde Selin ile Gülistan'ı gördüm! Tatlı mı tatlı iki okurumla tanışmak, onlarla fotoğraf çektirmek öylesine mükemmeldi ki. Sanırım heyecandan olsa gerek üçümüz de pek konuşamadık fakat kesinlikle onları gördüğüme çok sevinmiştim!

   Şu an fark ettim ki, biz hiç Onur Abla, Ecmel ve Mesut Bey ile fotoğraf çekilmemişiz. Sanırım en büyük pişmanlıklarımdan birisi bu.

   Ne diyordum? Hah, Pegasus standından ayrıldık ve Ebru'yu soru bankası alması için üçüncü salona uğurladım. Ben de bu sırada biricik ablam Müjde Aklanoğlu'nun imza saatinin gelmesini bekliyordum. Müjde ablanın biraz gecikeceğini söylediklerinde ben de dedim en iyisi Parodi Yayınları'na görüneyim bir, hem onuncu blog turumuzu da Parodi'den yapmışız. Aldım başımı gittim Parodi standına. 

   Parodi standındaki abinin adını öğrenemedim fakat Olimpos Günceleri'nden olduğumu duyunca çok sıcak karşıladı beni. Parodi Yayınları'ndan da Olur Böyle Boktan Şeyler kitabını aldıktan sonra boş boş dolandım bir süre daha. En sonunda Ezgi'yi aramaya karar verdim ve telefonuma sarıldım. Ezgi'yle kısa bir konuşma yaptığımızda bana Yabancı Yayınları standında Tuğçe Abla'yı mutlaka görmem gerektiğini söyledi. Ben de durduğum hata diye düşünerek Yabancı standına gittim hemen.

   Tuğçe Abla (Tuğçe'nin Kitaplığı) beni fevkaladenin fevkinde bir şekilde karşıladı orada. Güler yüzü, samimiyeti ve tatlı dili sayesinde hemencik ısındım ona da. Bir süre muhabbet ettik, tabii bu muhabbetlerin hepsi kısa olmak zorundaydı çünkü stantlar gerçekten fazla kalabalıktı. Yabancı standından da yazarlarına imzalatmak için Senli ve Annemin Gelini Olur Musun? kitaplarını aldıktan sonra ayrıldım. 

   Ephesus standına Asude için gitmiştim, Gül Ve Avcı'yı imzalatmak istiyordum fakat maalesef nasip olmadı. Tam gittiğim sırada Asude imza salonuna geçti ve oraya kadar gitmeye gerçekten üşendim. İmza salonuna gittiğimdeyse Asude'nin sırasının uzunluğu beni gerçekten korkuttu. 

  Bu sırada Müjde Aklanoğlu'nun imzası başlamıştı ve ben Parola standına vardığımda birisinin kitabını imzalıyordu. İmzasını atarken kısa bir anlığına göz göze geldik ve beni hemen tanıdı. Sıcacık gülümsemesi tüm suratına yayıldı ve ben o kadar mutlu oldum ki anlatamam. Önümdeki kadınlar gittikten sonra gülümsememe engel olmadan gittim ve Müjde Abla'ya selam verdim. Blog turunu önceden yaptığımız Bir Şans Daha kitabını ona imzalattıktan sonra beni standın arkasına çağırdı ve bir süre daha beraber muhabbet ettik, fotoğraf çektirdik. Olimpos Günceleri'ni çok sevdiğini de öğrenmiş oldum yeniden, ehehe. 

   Müjde Abla'ya kısa süreliğine veda ettikten sonra biricik dostum Ecem Altınok'un imzası başlamıştı ve koşarak onun yanına gittim. Ecem arkadaş grubumuzda kitap çıkartan ilk insanlardan birisi ve gerçekten onu imza atarken görmek beni fazlasıyla duygulandırdı. İlk evladının mezuniyetini izleyen bir anne gibi hissettim o an. Olimpos standından da Beyaza Tutsak'ı aldım. Ecem'den ilk imzayı kaçırmıştım fakat ikinci imza elbette ki benimdi! Ecem ile de konuştuktan sonra Olimpos standından ayrıldııım.

   Ellerimde bir sürü poşet, sırtımda ağır bir sırt çantası derken gerçekten yorulduğumu fark ettim. Bu sırada Ebru da elinde onlarca poşetle yanıma geldi ve ikimiz de poşetleri daha fazla taşıyamayacağımıza karar verdik. Ne yapalım diye düşünürken aklıma gelen ilk isim bize kendi kardeşiymişiz gibi davranan Onur Abla oldu. Pegasus standına gidip poşetlerimizi bıraktıktan sonra yaklaşık bir saat daha fuar alanında dolaştık. 

   Saat 16.00'da arabalarda toplanmamız gerekiyordu ve bir buçuk saat kala Pegasus standındaki poşetlerimizi almak için Onur Abla'nın yanına gittik. Poşetlerimizi alırken Ecmel ile de vedalaştım ve Ecmel bana şu tatlı mı tatlı Pegasus çantalarından verdi! Onur Abla'ya ve Ecmel'e veda ettikten sonra Mesut Bey ile de vedalaştım. Şunu söylemeliyim, Pegasus standı kelimenin tam anlamıyla mükemmeldi! 

   Eşyalarımızı arabalara bırakmadan önce GO! Kitap'taki Ahmet ile, Müjde Abla ile vedalaştım. Ecem'e de uzaktan el salladım fakat gördü mü emin değilim. Yabancı standından Tuğçe Abla'ya da veda ettikten sonra poşetlerimizi arabaya bıraktık Ebru ile beraber. 

   Yanıma Özlem Türk'ten Annemin Gelini Olur Musun?'u ve Merve Akıncı'dan Senli'yi aldıktan sonra imza salonlarına gittik. Ebru'da da Merve Akıncı'dan Senli vardı. Açıkçası Özlem Türk'ün sırası beni fena halde korkuttuğu için sıraya giremedim fakat Merve Akıncı ile çok tatlı kısa bir sohbet ettik. Tanıdığım en sevecen yazarlardan bir tanesi o, buna eminim! 

    İzmir Kitap Fuarı maceram bu kadardı. Yazıyı okurken umarım sıkılmamışsınızdır çünkü ben yazarken çok eğlendim. Bu arada artık bir Instagram hesabı var blogumuzuuun! Buraya tıklayarak ya da arama yerine Apollon Güncesi yazarak bulabilirsiniz! 

   Fuarı benim için böylesine eğlenceli hale getiren herkese teşekkür ederim. İsmini unuttuğum birileri varsa da çok özür dilerim. Elimden geldiğince herkesten bahsetmeye çalıştım. Şunu da eklemem gerekiyor ki; bir blogger olarak fuarda bulunmak çok daha eğlenceli. Öncelikle Olimpos Günceleri'ndeki Tanrıçalarıma ve ardından bana bu kadar sıcak davranan tüm bloggerlara teşekkür ederim!


Bunlar da fuar ganimetleri olarak listeye geçsin. :3


0 yorum:

Yorum Gönder