Kitap Adı: Bazıları Kalbini Dinler
Yazarı: Victoria Van Tiem
Sayfa Sayısı: 377
Yayınevi: Parodi Yayınları
Orijinal Adı: Love Like the Movie
Yepyeni bir blog turumuzdan herkese merhaba! 10 tane blog turu devirmişiiiz! Maşallah tütütütüü! Onuncu blog turumuzun ilk gününe de Apollon ile açılış yapmak yakışırdı, sizce de öyle değil mi? Ne de olsa Olimpos Günceleri'nin tek Tanrı'sıyım. (Gözlüklü emoji) *Hadi ama, Olimposlu olsak bile emoji kullanıyoruz!*
Aslında sizler bu yazıyı okurken ben okul gezisinde olacağım. İyi ki kitabı önceden bitirip yorumumu yazmışım! Çoğu blog turumuz gibi yazar ve kitap tanıtımı ile başlıyoruz bu güzel blog turumuza da. (Ayrıca gözümden kaçmadı, ilk blog turumuzda da yazar-kitap tanıtımı almışım. 20. blog turumuzda da alacağım, unutturmayın bana!)
Öncelikle kısa bir yazar-kitap tanıtımı yapayım, hemen sonra yorumumu yazacağım sizlere. Haydi, başlayalım! Bazıları Kalbini Dinler'in yazarı Victoria Van Tiem... Açıkçası yazar hakkında çok fazla bilgi bulamadığımı itiraf etmem gerek. Yine de bu asla pes edeceğim anlamına gelmiyor. Ona bir mail attım ve eğer cevap verirse cevabını da sizlerle paylaşacağım ileride. Gönderdiğim e-postada ise kitap ve karakterler hakkındaki görüşlerimi yazdım. Bir de Bazıları Kalbini Dinler'in bir filmi olup olmayacağını.
Victoria Van Tiem'in kendisine gelirsek... Yazarımız ABD'nin en büyük 11. şehri olan Detroit'te doğup büyümüş. Çeşitli radyolarda DJ'lik yaparak meslek hayatına atılmış. Bunların yanında grafik tasarımcılığı ve kreatif direktörlük de yapmış. En büyük tutkusu ise fotoğrafçılık imiiiş. Lakin 2008 yılında geçirdiği bir rahatsızlıktan ötürü fotoğrafçılığı bırakarak yazarlığa başlamış. Bazıları Kalbini Dinler ise onun ilk kitabı! Sevimli yazarımız 2 çocuk annesi. Eşi ve iki çocuğuyla birlikte yaşamına devam ediyor. Ayrıca yazarımızla ilgili detaylı bilgilere ulaşmak için de buraya tıklayarak yazarımızın web sitesini ziyaret edebilir, ona bir mail atabilir ya da fotoğraflarını görebilirsiniz!
Bazıları Kalbini Dinler'e gelirsek...
Özgün adı Love Like The Movie olan ve ülkemizde Bazıları Kalbini Dinler ismiyle Parodi Yayınları'ndan çıkan fevkalade bir kitap! Kapağı kitabın içeriği pek yansıtmasa da kapak mükemmel! Sade ve ben çok beğendim. Yurtdışı kapakları ise ülkemizdekinden biraz daha farklı elbette. İlk baskısını da Şubat 2015'te yapmış bu romantik komedi tadında olan kitabımız. Ayrıca yazarın ilk kitabı olduğunu söylemekte de fayda var sanırım.
Kitabın arka kapağına gelirsek...
O üzer.
O gider.
O hep uzak, o hep acı.
Yine de o.
İlle de o.
Hep o.
Bir ses böler tüm düşüncelerini.
Bir ses. Ne cılız ne de susacak gibi.
Umutsuzluğun sessizliğine eşlik ederken o hep konuşur!
"Vazgeçme!"
Olmaz, dersin.
"Olur!"
İstemiyorum, dersin.
"İstiyorsun!"
Sus, dersin. Sadece sus.
Tüm örselenmişliğine inat
son çırpınışıdır yüreğinin sana söylediği.
Bin defa söyler: Beni dinle.
Milyon defa: Asla aşktan vazgeçme.
Son kez atacağını bilse bile: Onu seviyorsun.
Eh, yazar ve kitap tanıtımımızı bitirdiysek artık yorum kısmına geçelim diyorum!
Bazıları Kalbini Dinler'i sevgili dostum Athena konuşma grubumuza attığında "Lütfen bu kitabın turunu alalım!" diye yırtındığımı asla unutmayacağım. Arka kapağındaki yazıyı bırakın, ön kapakta ufacık bir yerde yer alan o altı cümle bile beni kitaba çekmişti. (O sıralar aşk acısı çekiyordum, bunun da etkisi büyük olsa gerek.)
Sonunda Parodi Yayınları'ndan turu aldığımızda keyfime diyecek yoktu! Kitap, ben Geri Dönenler'i okurken geldiği için hemen okumaya başladım diyemem fakat eğer o sırada Geri Dönenler'i okumuyor olsaydım kesinlikle Bazıları Kalbini Dinler'i okumaya başlardım. Nitekim diğer kitabı bitirir bitirmez de başladım ve üç gün gibi kısa bir sürede -size uzun gelebilir fakat bana göre çok kısa, emin olun- kitabı bitirdim!
Kapağın üzerinden yeniden şöyle bir geçmem gerekirse; kapak benden 5 üzerinden 5 puan aldı. Sade, güzel ve insanı kendine çeken güzel bir kapak. Sanırım kapağı tasarlayan kişinin ellerine sağlık demekten başka bir şey yapamıyorum. Gerçekten, çok beğendim.
Kitabın içeriğine gelirsek... Mutlu bir ilişki yürüten ve sevdiği adamla nişanlı olan Kensington'ın hayatına hiç beklemediği birisi girer. Kensington bizim ana karakterimiz. Romantik komedi hastası olan Kensington, etrafındaki her şeyden bunalmış durumda. Hatta yer yer ergenliğe yeni girmiş bir kız gibi davranıyor bile diyebiliriz.
Tam bu anda devreye Shane giriyor. -Merhaba ultra seksi yaratık, diyeceksiniz okurken.- Kitabı okuyan çoğu insanın Shane'e aşık olacağına eminim. Tabii Bradley'yi tutanlar da olacaktır. (Bradley ise Kensington'ın nişanlısı.) Bana sorarsanız... Çoktan bir Team Shane tişörtü sipariş ettim bile!
Kitabın beğenmediğim en önemli tarafı şuydu ki, kahraman bakış açısı kullanılmıştı. Yaptım, ettim tarzı cümleleri pek sevmiyorum romanlarda. İlk başlarda yadırgasam da sonradan çok büyük bir zevke dönüşmüştü. yer yer kendimi Kensington gibi hissedip ağlıyordum. -Evet, bunu yaptım.- Eğer sizler de benim gibi "Romanda kahraman bakış açısı sevmiyorum!" diyorsanız bu tabularınız yıkılacaktır.
Filmde ismi geçen 10 romantik komedi filmini de sizler için tur boyunca sayfamızda paylaşacağız, takipte kalın! Hepinizin izlemek için can atacağına eminim. Ben de kitapta ismi geçen filmleri not ettim, izleyeceğim!
Birkaç güzel alıntı da koymak istiyorum yorumuma. Kitabı okurken beni etkileyen birkaç güzel yer vardı, yan taraftaki fotoğraftan da anlaşılacağı üzere.
"O benim ilk gerçek aşkımdı. İlk kalp kırıklığımdı... O benim bütün ilklerimdi."
Hepimizin bu cümleyi sarf ettiği birisi var, öyle değil mi? Tüm ilkleri yaşadığınız ve ne olursa olsun unutamadığınız birisi var. İnkar edemezsiniz, hiçbirimiz edemeyiz. O yüzden, kitapta bu satırları okurken kolay gelsin!
"Geçmişin, geleceğimi bulandırmasına izin vermemeliydim."
Sanırım bu satırları okurken, "Aman Tanrım, ben!" diye bir çığlık attım. Geçmişimize bağlı kalmamamız gerektiğini ne zaman öğreneceğiz sahiden? Bir fikri olan varsa lütfen beni de aydınlatsın. Bazen öyle anlar oluyor ki geçmişi düşünmekten geleceğe odaklanamıyoruz. Geleceği bırakın, şimdiyi bile umursamıyoruz ve şimdiyi umursamamak geleceğimizi mahvediyor.
"Belki kimseyle sonsuza dek mutlu olamasan da kendinle mutlu olman gerekiyordur."
Bu son alıntım ise hepimize birer öğüt niteliğinde bence. Her zaman birileriyle sonsuza dek mutlu olmak istiyoruz ve bunu yaparken sonsuza dek mutlu olacak asıl kişiyi unutuyoruz; kendimizi.
Yazıma burada nokta koyarken hepinizi kocaman öpüyorum Apollon Güncesi takipçileri! Parodi Yayınları'na bize bu güzel kitabın turunu verdikleri için teşekkür ediyorum. Kitaba puanım ise 4!
0 yorum:
Yorum Gönder